Akordeoncu mu akordiyoncu mu sorusu pek çok kişinin kafasını pratikte karıştırmaktadır. Peki ama bu eşsiz sese sahip enstrümanın doğru yazılışı hangisidir?
Çalması kadar dinlemesinin de keyif verdiği bu müzik aleti farklı yörelerde ve farklı ülkelerde kendisine yer buluyor. Sesi kadar adından da bahsettiren bu enstrüman günümüzde kafaları karıştırmaya devam ediyor.
Türkçe’de söylerken kulağı tırmalamasa da yazarken en çok zorlanan kelimelerden birisi olmayı başarıyor. Bu nedenle de akordeoncu mu akordiyoncu mu sorusu sıklıkla aratılıyor.
TDK’ya Göre Akordeon Nasıl Yazılır? Akordeoncu mu Akordiyoncu mu Doğru?
Farklı diller yüzyıllardır birbirleri ile etkileşim içinde gelişiyor. Türkçe de farklı dil ailelerinden geçmişte de olduğu gibi günümüzde de bazı kelimeleri alıyor.
Akordeon kelimesinin de Fransızca’dan dilimize geçtiği biliniyor. Almanca’da “bir müzik aleti” anlamına gelen “akkordeon” sözcüğü bu kelimenin kökenini oluşturuyor. Bu kelimeden Fransızca’ya “accordéon” biçiminde geçiyor.
Türkçe’ye geldiğinde ise bu kelimenin kullanımı oldukça kafa karıştırıyor. Akordeon mu akordiyon mu tartışması da buradan kaynaklanıyor. Bu müzik aletinin Türkçe’deki doğru kullanımı TDK tarafından “akordiyon” biçiminde paylaşılıyor. Ancak “akordeon” ve “akordion” biçiminde yapılan kullanımlar da doğru kabul ediliyor.
Akordiyon Nedir?
Akordiyon, en basit tabirle körüklü ve klavyeli bir müzik aleti olarak biliniyor. Ancak bu müzik aletinden ses çıkarmak sanıldığı kadar kolay olmuyor.
Enstrümanın sahip olduğu körük hareket ettirilerek bir hava akımı oluşturuluyor. Ardından aletin yanında bulunan klavye ve düğmelerin sayesinde bu hava akımı sese dönüştürülüyor.
1822 yılında Berlin’de icat edilen akordiyonun farklı versiyonları bulunuyor. Bandeneon ve konsertina bilinen en yaygın versiyonlar olmalarının yanında yaygın biçimde kullanılıyor.
Akordeon Hangi Ülkeye Aittir?
Söz konusu bir müzik aleti olduğunda patentinin hangi ülkeye ait olduğunu bilmek oldukça karmaşık bir hal alıyor. Özellikle de söz akordeon gibi küresel bir enstrüman olduğunda bu sorunun yanıtı daha da merak ediliyor.
Akordeonun 1822 yılında Berlin’de Christian Friedrich Ludwig Bushmann tarafından bulunduğu düşünülüyor. Ancak bu müzik aletine ait ilk patentin Viyanalı Cyrillus Demian tarafından alınışı 1839 tarihine dayanıyor. Bu enstrüman akordeon ile kıyaslandığında farklı tasarıma sahip olmasına rağmen akordeonun ilk patenti olarak kabul ediliyor.
Farklı versiyonlarının olması ve değişik isimlerle adlandırılması belki de bu müzik aletini eşsiz kılıyor. Akordeoncu mu akordiyoncu mu sorusunun tek bir yanıtının olmaması farklı kullanımları destekliyor. Ancak bu harika enstrümanın kulakların pasını silmesi küresel çapta kabul görüyor.